Çocukluk
Yaptığımız oyuncaklar – oynadığımız oyunlar
Karpuz keserken bir an başkonuşta ki evimizin önünde bir öğlen saati canlandı gözümde sanki orada bir yerde onları izliyormuşum gibi kaldım öyle baktım onlara.
Güneş tepede, hemen yanımızda akan derenin sesi, dere boyunca dikili ağaçların gölgesindeyiz, her yanda hayvan sesi, davarlar ağılda, büyükler sohbet ediyor kendi araların da.
Biz karpuz kabuğundan araba yapıyoruz, öküz arabasına benzeyecek şekilde
büyük parça keseriz sonra boyunduruk, tekerlekler öküzleri bağlayacağımız yeri
bile yapardık.
1) Araba çeşitleri ( öküz arabası)
a- Karpuz kabuğunu öküz arabasına benzeyecek şekilde
büyük parça keseriz sonra boyunduruk, tekerlekler öküzleri bağlayacağımız yeribile yapardık.
b- Çam kabuğundan öküz arabası yapımı da yine
karpuz kabuğu gibi olurdu, önce kabukları bulurduk, sonra onları bıçakla
keserek şekil verirdik, tekerlek yapardık, ağaç dallarından yaralanırdık.
2) Düdük çeşitleri
a- Dağ kavağından yapardık; Dalsız bir yerini
kesip bıçağın sapıyla hafif hafif vurarak kabuğu çıkarıp içini
oyardık. Ucunu da hafif oyarız, kabuğu geri takarız ve öttürürdük.
b- Söğütten de aynı şekilde yapardık.
c- Soğan ve çeşitli otlarla yine çeşitli sesler çıkarırdık.
3) Bebek yapardık ağaç dallarından, çatallarını
seçerdik- ayak -el -baş hepsi o ağaçta olacak şekilde bulurduk. Sonra şeker kaplarını
onlara elbise yapardık. Yaz ise çiçekleri ve yaprakları giydirirdik.
4) Topraktan tabak – çanak yapardık özellikle
önceden ateş yanmış yerden alırdık toprağı çünkü rengi değişik olurdu. Sonra onları güneşte
kuruturduk, çatlardı.
5) Ev
yapardık kışın ahırda oynardık fışkıyla ayırırdık evimizin duvarlarını, yazın dışarıda
toprakla ayırırdık, kapı korduk pencere korduk. Misafir olurduk birbirimize bir
şeyler ikram ederdik bir birimize çoğu hayalidi tabi.
6) Derede oynamak en çok sevdiğimiz şeydi, küçük
mavi kelebekleri yakalamak için birbirimizle yarışırdık.
7) Kışın karda oynardık, anam kızardı biz kaçardık,
iz yapardık karda, yuvaladıkça büyürdü kar. Köyden kuzenlerim gelince yaşadık
kayardık yamaçtan dereye uçar gibi olurduk ( Halil İbrahim abi, ışıklar içinde
uyu çok emeğin var bizde… Sen gidince dünyanın çok boş olduğunu öğrendim)…
İçerde ahırda oynardık… Evde yastıklardan ev yapardık sonunda anam çıldırırdı
evin altı üstüne gelmiş olurdu çünkü…
8) En sevdiğim ilkbahardı, Çiğdemler çıkardı babam
keçiden gelince gördüğü yeri bize söyler biz oraya giderdik eşerdik eşerdik.
Sonra keçilerin gıdıkları onlar kuzlardı bizim oyuncaklar onlar olurdu, o senin
bu benim kavgası yapardık. Köpek yavruları, kedi…
9) Yazın kayalar tırmanırdık. Sonra sümüklü
böcekleri toplardık taşın üstüne korduk sabah giderdik izlerini takip ederdik,
nere gitmişler diye.
10) Sakız otundan sakız toplamaya giderdik. Çıkan yenen
her şeyi toplamaya giderdik onlar bizim için oyundu.
11) Salıncak kurardık midemiz bulanırdı artık
sallanmaktan.
12) Ağaçlara tırmanmakta ayrı bir oyun türümüzdü, beklide
en sevdiğimdendi.
13) Bir atımız vardı tek gözü kör onu ağaçların
altına çağırırdık şekerle veya beyaz taşla ona binmek ayrı bir şeydi sırayla
binerdik.
14) Bir çobanımız vardı adı Hüseyin başak köylüydü o
bize masal anlatırdı, şimdi anlattığı masallar aklıma geliyor da bütün masalları
bildiği görüyorum ilginç. Sacın üzerinde tersine kayardı çatıdan düşmezi, biz
arkadan kayardık o yüksek yerden kayardı.
15) Otlardan kına yapardık, küçük mavi çiçekli
otları döverdik taşların arsında.
16) Bütün bunların çocuk bakardık, çobancılık yapardık
vs.
17) Son bahara doğru öküz kuruğu otunu saplarıyla oyun yapardık; Bir yıl önceki saplarının içine arılar bal yapardı biz üzerinde delik bulduğumuz sapları kırardık ve o balları yerdik. çok Lezzetli ve zevkli bir işti bizim için… Şimdi düşünüyorum arılar için ölümdü çünkü kışa yiyecekleri kalmıyordu.
18) Kardeşim Satı ile ip çekiyoruz bacada o yukarı ben aşağı doğru, arkama bakıyorum arada daha gidebileceğim yer var gidiyorum ve sonraki adımımda anamın kucağında ağlarken buluyorum kendimi yere çakılmışım yani bacadan arka üstü düşmüştüm…
Köydeki çocuğun oyunu mevsimlere göre değişiyor çünkü onun oyuncağı doğanın getirdikleri, yaşadığı hayatın kendisidir …
Kaleme Alan: Firdevs KAPLAN